Başbakan Davutoğlu “Kadınlar olmazsa başarılı olamayız”

0

Başbakan Davutoğlu "Kadınlar olmazsa başarılı olamayız"

Başbakan Davutoğlu, Birleşmiş Milletlerde “Cinsiyet Eşitliği ve
Kadının Güçlendirilmesi” temalı etkinliğe katılarak konuşma yaptı.
Davutoğlu, etkinliğin ardından da gazetecilerin sorularını
cevapladı.

Başbakan Davutoğlu, bir gazetecinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün milletvekili adayı
olup olmayacağıyla ilgili tartışmalara ilişkin açıklamasını
hatırlatarak, “Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir de
daha önce Abdullah Gül’e bir adaylık teklif oldu mu, olmadıysa
olacak mı?” şeklindeki sorusu üzerine, “Bir vesileyle bundan
yaklaşık 15 gün önce bu konudaki kanaatlerimi zaten kamuoyuyla
paylaşmıştım. Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül, partimizin öncü
kurucularındandır, bu anlamda da AK Parti’nin kurduğu ilk hükümetin
başbakanıdır ve AK Parti içinden çıkmış ilk cumhurbaşkanıdır” diye
konuştu.

“Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın (Abdullah Gül’ün) tekrar AK
Parti’de bir önemli görev üstlenmesi ya da AK Parti içinde siyaset
yapması, hepimiz için sadece gurur verici bir gelişme olur” diyen
Davutoğlu, şöyle devam etti:

“Bunu daha önce de zikretmiştim. Dolayısıyla tabii takdir
kendilerinin ama böyle bir girişim için davete bile ihtiyaç yoktur.
AK Parti, Sayın Cumhurbaşkanımız Gül’ün öncülüğünde onun da içinde
bulunduğu çalışmayla siyasi hayata katılmıştır. Dolayısıyla böyle
bir şeye, ‘hayırlı olsun’ deriz sadece ve ‘hoşgeldin’ deriz.”

“AK Parti’nin kapıları her zaman açıktır”

Başka bir gazetecinin, “Size bir sinyali oldu mu, şu ana kadar
kendisinden?” şeklindeki soru üzerine, sözlerini şöyle
sürdürdü:

“Bundan 2-3 hafta önce bir başka vesileyle görüşmüştük ama böyle
bir kendisinden sinyal olmadı. Zaten kendisinden sinyal olmasına da
gerek yok. Dediğim gibi ne zaman arzu ederlerse AK Parti’nin
kapıları her zaman açıktır zaten bunu söylemek bile zaittir.
Dışarıda olan birine kapı açılır, zaten içeride olan birisi için
bunu söylemek eski tabirle zaittir, fazladır. Dediğim gibi
kararları ne şekilde olursa hepimiz için sadece onur verici bir
gelişme olur. Bundan memnuniyet duyarız.”

Davutoğlu, Gül ile geçmiş ilişkilerinin herkes tarafından bilindiği
ve aralarında yakın dostluk ve dava arkadaşlığı olduğunu ifade
ederek, “Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile olduğu gibi. Biz, hep
bu yolda on yıllardır beraber olmuş, omuza omuza vermiş dava
arkadaşlarıyız. Dediğim gibi bunun konuşulması bile zaittir. AK
Parti, kendisinin öncü, kurucu olduğu evidir. “

CHP hakkındaki kapatılma iddiaları

Davutoğlu, “CHP’nin kapatılmasına yönelik tartışma var. Ana
muhalefet lideri de bunu ifade etti, hazırlık olduğu yönünde. Sizin
buna yorumunuz ne olur?” şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi:

“Şimdi bir kere her şeyden önce böyle tartışmanın mevcudiyetinden
bahsetmek dahi abesle iştigaldir. Türkiye’de demokrasi öylesine
olgunlaştı ki parti kapatma diye bir şeyi, bırakın teşvik görmeyi,
bahsedildiğinde dahi bu muhaldir, olmaz denilecek husustur. Nitekim
2010 referandumda, CHP o referandumda biliyorsunuz bu maddelere
karşı çıkmıştı ve partinin kapatılmasının tümüyle ortadan
kaldırılması için AK Parti çalıştı. Fakat maalesef yeterince
çoğunluk olmadığı için zorlaştırıldı ama parlamentoda AK Parti’nin
bu çabalarına rağmen istediğimiz netlikte parti kapatma imkansız
hale getirilemedi, ancak zorlaştırıldı. Zorlaştırılması şu, Meclis
kararı…”

“Hiç kimse seçim öncesine böyle mağduriyet edebiyatı içine
girmesin”

“Ben buradan açık bir şekilde ilan ediyorum, herhangi bir parti
için kapatma kararı olduğunda TBMM’de AK Parti bu kapatma kararı
karşısında yer alır” ifadesini kullanan Davutoğlu, şunları
söyledi:

“Bundan da hiç kimsenin tereddüdü olmasın. Hiç kimse tam seçim
öncesine böyle mağduriyet edebiyatı içine girmesin. Şimdiden
söylüyorum hangi parti için olursa olsun, hangi ideolojik
gerekçeler olursa olsun parti kapatma davası diye bir şey söz
konusu olduğunda AK Parti bunun karşısında kale gibi durur. Bunu
net olarak ifade ediyorum. Artık muhal ve muhayyel senaryolar
üzerinden Sayın Kılıçdaroğlu ve ekibinin mağduriyet havasına
girmemesi lazım. Türkiye’de demokrasi yeterli olgunluğa erişmiştir.
Kimsenin bu konuda tereddüt etmemesi lazım ancak şuna dikkat çekmek
isterim, demek ki seçimlerle ilgili ümitleri o kadar zayıf ki bu
tür söylentiler üzerinden olağanüstü hava varmış gibi görüntü
vermeye çalışıyorlar. İşte kendilerine açık garanti veriyorum, hiç
bir şekilde AK Parti, ne CHP, ne MHP ne de herhangi bir partinin
kapatılmasına geçit de vermez izin de vermez.”

Davutoğlu, gazetecilere açıklamalarının ardından, New York’ta
saldırıya uğrayan ATV Muhabiri Nazlı Yüzbaşıoğlu’na geçmiş olsun
dileklerini iletti.

Davutoğlu, “Tavrınızı ben duydum, vakur tavrınız dolayısıyla size
teşekkür ediyorum. Biz hem kadına yönelik şiddete karşıyız hem de
basın özgürlüğünün yanındayız. Onların barbarca, gayri medeni
tutumu hiçbir şekilde netice doğurmaz. Tekrar vakur tavrınıza da
teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Kadınlar Günü tebriği

Davutoğlu, etkinlikteki konuşmasına da, 3 kız çocuğu babası ve bir
insan olarak hitap edeceğini belirterek başladı. Liberya’nın dün
itibarıyla ebolayı yenmiş olması dolayısıyla Liberya Devlet
Başkanı’na tebriklerini sunan Davutoğlu, daha önce 1,2 milyon
dolarlık bir yardımı üç parça halinde yaptıklarını, yine 5 milyon
dolarlık yardımı da BM Dünya Sağlığı Örgütü ve Afrika Birliği
üzerinden bölgeye ulaştırdıklarını anımsattı.

Katılımcıların, Dünya Kadınlar Günü’nü de tebrik eden Davutoğlu,
şöyle konuştu:

“Daha güzel bir gelecek istiyorsak insanlık için biz kadını
destekleyecek her şeyi yapmak durumundayız. Kadınlar ve kız
çocukları, ekonomik büyüme ve kalkınma için çok önemlidirler.
Cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadının güçlendirilmesi,
toplumlarımızın refahı ve sürdürülebilir kalkınma için olmazsa
olmasıdır. Uluslararası camia olarak biz 2005 yılındaki dünya
zirvesinde de bunu kabul ettik. Çünkü Pekin Deklarasyonu Eylem
Platformu ile birlikte birçok karar aldık. 1995 yılında BM’nin
gerçekleştirdiği Dünya Konferansı ile birlikte milenyum kalkınma
hedefleri içerisine bunları koyduk.”

“Türkiye tüm inisiyatifleri desteklemektedir”

Türkiye’nin, kadının güçlendirilmesi ve cinsiyet eşitliği
konusunda, BM Kadın Girişiminin 2010 yılında ortaya kolmuş olduğu
yapıyı kabul ettiğini belirten Davutoğlu, bunun tarihi bir adım
olduğunu kaydetti. Çok daha tutarlı ve iyi koordine edilmiş ve çok
daha fazla kaynaklı bir şekilde bunun devam ettirilmesi gerektiğini
vurgulayan Davutoğlu, “Türkiye tüm inisiyatifleri desteklemektedir”
ifadesini kullandı.

BM Kadın Girişimi’nin, İstanbul’da bir bölgesel ofis açma kararını
da mutlulukla karşıladıklarını ifade eden Davutoğlu, bu ofisin
Avrupa ve Orta Asya için önemli çalışmalar yapacağını
vurguladı.

Cinsiyet eşitliği, kadın ve kız çocuklarının güçlendirilmesiyle
ilgili tartışmanın çok önemli bir konu olduğuna işaret eden
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kadının güçlendirilmesiyle alakalı atılması gerekenler, dünyanın
birçok yerinde öncelikler halinde. Eğitim, sağlık, sosyal koruma,
uygun iş ve yaşam standartları için ekonomik koşulların eşit düzeye
getirilmesi hala çözülmesi gereken sorunlar. Kadınların bugünün
dünyasında yaşadığı sorunların çözülmesi için toplumların ve
hükümetlerin önemli çalışmalar yapması gerekmektedir. Eğer bunları
yapamazsak toplumlarımız, daha yoksul hale gelecek ve daha kötü
koşullara gideceğiz. Kız çocuklarının eğitimine biz de çok büyük
önem atfediyoruz. Türkiye, Kanada ve Peru ile birlikte öncülük
yaptı ve BM içerisinde Dünya Kız Çocukları Girişimi’ni başlattı.
Kız çocuklarının okullaşma oranının artırılması ve onların erken
yaşta zorunlu evliliklere itilmesinin önüne geçmeyi, en iyi adım
olarak görmekte.”

Dünyanın birçok yerinde kadınlar çatışmalar dolayısıyla şiddete
maruz kalıyor”

Türkiye’de kız çocukları için son 10 yılda tüm eğitim alanlarında
önemli adımlar attıklarını kaydeden Davutoğlu, şöyle konuştu:

“Son 10 yıl içinde okullaşma oranı yüzde 9 artarak yüzde 100’e
ulaştı. Ulusal düzeyde sivil toplum örgütleriyle ve kamu
idareleriyle birlikte bir kampanya düzenlemiştik. Diğeri ise
koşulsal eğitim yardımı ve kız çocukları için esasında erkek
çocuklarına verilen burstan daha fazla burs vermek suretiyle kız
çocuklarını okullaşma oranını artırma yoluna gittik.

Dünyanın birçok kısmında kadınlar ve kız çocukları, çatışmalar
dolayısıyla şiddete maruz kalmaktalar. Bu problem döngüsünü sona
erdirmek için küresel olarak daha fazla şeyin yapılması lazım. BM
Güvenlik Konseyinin almış olduğu 13-26 Sayılı kararla birlikte
kadınların korunması ve kız çocuklarının haklarının korunması,
esasında krizlerin önlenmesine imkan tanıyacaktır. Esasında bu
adımlar yeterli değildir tek başına. Çünkü durumlar daha kötüye
giderken dünyada özellikle iç savaşlar ve devletlerin başarısızlığı
nedeniyle birçok yeni kriz ortaya çıkmakta. Kadının ve kız
çocuklarının çatışma döneminde ve çatışma sonrası dönemlerde
korunması ve desteklenmesi, esasında o ülkelerdeki güvenliği ve
kalkınmayı artırıcı adımlardan bir tanesidir. Dolasıyla BM yapısı
altında cinsiyete dayalı şiddeti nasıl engelleriz bunun
araştırmasına gitmemiz gerekir. Çünkü bazen cinsiyete dayalı
saldırılar kadınlara karşı savaş zamanında bir savaş aracı olarak
kullanılmaktadır. Bu tip kötü suçları engellemek için elimizden
geleni yapmalıyız.”

“Kadına karşı işlenmiş suç, hiçbir kültürel veya dinsel temelle
meşru hale getirilemez”

“Türkiye, çatışmalardan etkilenmiş olan bölgelerdeki kadınların ve
çocukların korunması ve güçlendirilmesi adına her türlü kaynağını
seferber etmektedir” diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

“Kapsamlı çözümler bulmak için çabamız devam edecektir. Kadına
karşı işlenmiş suç, hiçbir kültürel veya dinsel temelle meşru hale
getirilemez. kadına karşı şiddetle mücadele edebilmek için Türkiye
olarak biz çok kapsamlı kanunlar çıkardık. Biliyoruz ki hala bu
sorununu kökünü kazıyabilmek için yapmamız gereken çok şey var.
Çabalarımızı ve çalışmamızı kararlılıkla devam ettirirsek bu
noktaya da ulaşırız diye düşünüyorum. Türkiye kadına karşı
ayrımcılığının her türlüsünün ortadan kaldırılması konvansiyonuna
taraftır. Aynı zamanda Avrupa Konseyinin Kadına Karşı Şiddetin ve
Aile İçi Şiddetin Ortadan Kaldırılması Konvansiyonu’na da üyedir.
Biz İstanbul konvansiyonunu kendi ülkemizdeki mevzuatın içerisine
katma çabamızla 2012 Martı’nda bir kanun çıkardık ve esasında bu
çok önemli mevzuattır. Çünkü ilk defa Türkiye’de aile içi şiddetle
mücadele etmek için çıkarılmış ilk kanundur. Bütün kadınları, bütün
kadın mağdurları, evli olsun olmasınlar, mağdur olma noktasından
haklı olma noktasına getiren ilk mevzuat parçasıdır. Kadını aynı
şekilde kalkınmanın üç boyutuna, sosyal ve çevresel boyutuna katma
noktasında yine çok şey yaptık, yapmaya devam edeceğiz.”

Davutoğlu, 2015 yılı sonrası dönüştürücü bir kalkınma gündemi
oluşturulması için dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınları da
işin içine katmak gerektiğinin altını çizerek, “Küresel
sürdürülebilirlik ve yoksulluğun ortadan kaldırılması için bu
gereklidir. Sürdürülebilir kalkınma ile birlikte kadının
güçlendirilmesi ve cinsiyet eşitsizliği bizim eylemlerimizin
merkezinde olmak durumundadır” ifadesini kullandı.

Davutoğlu, cinsiyet ayrımcılığının ortadan kaldırılmasının, küresel
kalkınma ve yoksullukla mücadelede önemli olduğunu söyledi.

“Cinsiyet eşitsizliği, sürdürülebilir kalkınmanın önündeki belli
başlı engellerden birisi” diyen Davutoğlu, cinsiyet eşitliği ve
kadının güçlendirilmesinin, eylemlerin merkezinde olması
gerektiğini ifade etti.

Türkiye’nin, BM 2015 sonrası kalkınma gündeminde cinsiyet eşitliği,
kadın hakları, kadın ve kız çocuklarının güçlendirilmesi ve her
türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması konularının yer almasına
büyük önem verdiğini vurgulayan Davutoğlu, “Sürdürülebilir kalkınma
ile cinsiyet eşitliği arasında anlamlı bir ilişki var” dedi.

Türkiye’nin, G-20 dönem başkanı olarak bu konuya hassasiyet
gösterdiğini ve kadınların iş gücü piyasasına katılımının
artırılmasına ilişkin çalışmaları desteklediğini ifade eden
Davutoğlu, G-20 ülkelerinin 2025 yılı hedeflerinin daha fazla
kadını iş hayatına dahil edeceğini ve eşitsizliğin önemli miktarda
azalacağını kaydetti.

Davutoğlu, yerel ya da uluslararası alanda yapılacak çalışmalarda
sivil toplum, medya ve özel sektörün karar alma ve bu kararların
uygulaması aşamalarına katılımının gerektiğini de vurgulayarak,
“Türkiye’de Hükümet ve sivil toplum, milenyum kalkınma hedeflerine
ulaşma konusunda birlikte çalıştılar ve böylece Türkiye bu
hedefleri büyük oranda gerçekleştiren ülkeler arasında yer aldı”
diye konuştu.

“Töre cinayetlerini, korkunç insan hakları ihlali olarak
değerlendiriyoruz”

Başbakan Davutoğlu, kadınlara yönelik ayrımcılık ve şiddetin
önlenmesi ile kadınların işgücü piyasasına katılımı konusunda
Türkiye’nin başardıklarına ilişkin örnekler de vererek,
“Anayasamızın en temel maddelerinden birisi yasalar önünde kadın ve
erkeklerin eşitliğidir. Devlet, bu eşitliğin uygulamaya
geçirilmesinden sorumludur. 2010’da yapılan Anayasa değişikliği de
kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık yapmaya imkan tanıyor”
dedi.

Son yıllarda yapılan düzenlemelerin kadınlara yönelik ayrımcılık
içeren uygulamaları sona erdirdiğini anlatan Davutoğlu, Türkiye’nin
BM ile ortak çalışma yaparak bu sorunu ortadan kaldırdığını
belirtti.

Kadınlara karşı ayrımcılıkla en iyi mücadele yöntemlerinden
birisinin “farkındalık oluşturmak” olduğunu kaydeden Davutoğlu, bu
amaçla Türkiye’de 183 bin güvenlik görevlisi, sağlık çalışanı,
hakim, savcı, din görevlisi ve öğrencilere bu konuda eğitim
verildiğini söyledi.

Türkiye’nin, Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi
anlaşmasına katılımının ardından anlaşmanın hükümlerini gerekli
düzenlemelerle hayata geçirdiğini dile getiren Davutoğlu, aile içi
şiddetle mücadele ulusal eylem planının da 2012-2015 dönemi için
güncellendiğini anlattı.

Türkiye’de 131 kadın sığınma merkezinin faaliyette olduğunu ve
yaklaşık 3 bin 400 kadına hizmet verdiğini dile getiren Davutoğlu,
şiddeti önleme ve izleme merkezlerinin 14 bölgede kadın mağdurlara
destek verdiğini kaydederek, “Biz, töre cinayetlerini ‘korkunç
insan hakları ihlali’ olarak değerlendiriyoruz. Bu cinayetler
hiçbir şekilde sosyal, kültürel ya da dini temelde
meşrulaştırılamaz. Biz bu cinayetlerin önlenmesi için tüm çabaları
göstermeyi taahhüt ettik” dedi.

Davutoğlu, Türk Ceza Kanunu’nun töre cinayetlerine ağırlaştırılmış
hapis cezası öngördüğünü ve bu konuyla mücadeleye büyük önem
verdiklerini vurguladı.

Kadınların iş hayatı ve siyasete katılımı

Başbakan Davutoğlu konuşmasında, kadınların iş hayatına katılmaları
konusunda da düzenlemeler yaptıklarını ifade ederek, Türkiye’de
kadınların işgücü piyasasına katılım oranının yüzde 30.8’e
çıktığını anlattı.

Ulusal planlarda kadınların iş hayatına girmesini artırmayı
amaçladıklarını kaydeden Davutoğlu, 2023 yılında kadınların iş
gücüne katılma oranını yüzde 41’e çıkarmayı hedeflediklerini
söyledi.

Davutoğlu son dönemde kadınların Parlamento’da temsil oranlarında
da önemli artış yaşandığına işarete ederek, “Bu oran 2002’de yüzde
4.4 iken 2007’de 9.1’e, 2011’de ise 14.4’e ulaşarak Türkiye
tarihinin en yüksek seviyesine çıktı. Haziran’daki seçimlerden
sonra kadınların parlamentoda temsil oranının yüzde 20’yi geçmesini
umuyoruz” dedi.

Davutoğlu, geçen yılki yerel seçimlerde kadın büyükşehir belediye
başkanları sayısında da artış yaşandığını ifade etti.

Yeni doğan ölümlerindeki azalmaya ilişkin de bilgi veren Davutoğlu,
“Doğumda bebek ölümlerinin azalması Türkiye’yi 2008’de en başarılı
10 ülke arasına soktu. Biz bu başarıyı sürdürmek için hiçbir
çabadan geri durmayacağız” diye konuştu.

“Güçlü millet, güçlü aile ve kadın temeli üzerine kurulmalı”

Başbakan Davutoğlu, yerel ve uluslararası çabaların kadınların
güçlendirilmesine önemli katkılar sağlamasını umduğunu da
belirterek, “Güçlü millet, güçlü aile ve kadın temeli üzerinde
kurulmalı. Eğitimli, güçlü ve kalifiye kadın, hayatın tüm
alanlarında başarının anahtarıdır” dedi.

Toplumlarda kadının statüsünün güçlendirilmesi konusundaki
çabaların sürdürülmesi gerektiğini kaydeden Davutoğlu, bunun da çok
yönlü bir yaklaşım ve sürekli çaba gerektirdiğini sözlerine ekledi.

Bir yanıt yazın