Erdoğan: Kürt Sorunu Yok!
“Balıkesir Ekonomi Ödülleri 2015 Töreni”nde konuşan Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın konuşmasının satır başları şöyle:
Balıkesir’in ekonomisini güçlendirmek için bu organizasyonda payı
olan başta Balıkesir Sanayi ve Ticaret Odası’nı, SGK Müdürlüğü’nü
ve Balıkesir Vergi Dairesi Başkanlığı’nı tebrik ediyorum. Ödül
alanları da tebrik ediyorum. Bu vesileyle 10 Ağustos
Cumhurbaşkanlığı seçiminde şahsıma gösterdiği teveccüh için
sizlere, Balıkesir’e en kalbi şükranlarımı sunuyorum.
Hiç endişe etmeyin çoğu gitti azı kaldı. 2023’ten sonraki Türkiye
tıpkı 2002’den sonraki Türkiye gibi bambaşka Türkiye olacak.
Soruyorsun peki senin isteğin ne arkadaş söylesene. Ne bir proje
var ne bir dikili taşları var. Ama karalama deyince var. Anadolu’da
güzel bir söz var “oturarak hızır beklenmez” hedeflerimize ulaşmak
için çok çalışacağız.Bu süreçte açık konuşayım, dış güçler kadar
içerdeki maşaları da çıktı. Kimi zaman kapatma davalarıyla ortaya
çıktılar. Kimi zaman ekonomik siyasi sosyal kriz çıkarma
çabalarıyla Türkiye’yi kötü günlerine döndürmenin gayreti içine
girdiler. Gezi’den 17-25 Aralık darbe teşebbüsüne kadar yaşadığımız
hadiselerin gerisinde bu gayret var.
Dövizle faizle manipülasyonla, MİT müsteşarıyla ellerine ne geçerse
onunla aynı yöndeki gayretlerini sürdürüyorlar. Ekonomide kriz
görüntüsü için çalışıyorlar. Ama nafile, bunların hepsi koskoca bir
hiç. Dışardan birileri, köşelerinde bir şeyler yazıyorlar. Bunların
hiçbirisi bizim aklımıza girmez. Biz ne yaptığımızı nasıl
çalıştığımızı aldığımız neticelerle ortaya koyuyoruz. Filanca iş
adamının, holdingin, yazarın yazdıkları yazılar bizim aramızdaki
muhabbeti ortadan kaldırmaz.
Birileri köşelerinde yazıyor, sayın Gül ile ilgili, şahsımla
ilgili, başbakanımızla ilgili yazıyorlar. Dertleri bunları
birbirine düşürebilir miyiz? Yahu boşuna uğraşmayın, bunu
yapamazsınız. Eğer üreteceğiniz bir şey varsa gelin bu yarışa girin
ve yerinizi alın.
“Kardeşim Ne Kürt Sorunu Ya”
40 çürük yumurtadan bir sağlam yumurta çıkmaz. Hala bunlar
buradalar, böyle yürünmez. Ülkeye zarar veriyorsunuz. Karşımızda
tüm umudunu sokak olaylarına, Vandalların eylemlerine bağlamış bir
hastalıklı zihniyet var. Buralarda bizim terörle mücadelede neler
kaybettiğimiz belli. Eğer biz bu kayıplara uğramamış olsaydık,
bugün çok çok farklı yerde olacaktık. Şimdi varsa bakıyorsun, Kürt
sorunu. Kardeşim ne Kürt sorunu ya. Artık böyle bir şey yok.
2005’te Diyarbakır konuşmamda açıkladım. Her etnik unsurun kendine
has sorunları var. Dün Roman kardeşlerime de söyledim, Türk’ün de
Roman kardeşlerimin de sorunu var, Boşnak’ın da sorunu var, Laz’ın
da sorunu var. hepsinin sorunu var.
“Allah Aşkına Bizden Farklı Neyiniz Var”
Neyin eksik senin, başbakan çıkardın mı, bakan çıkardın mı
çıkardın. TSK da var mısın var, ne istiyorsun daha ne istiyorsun?
Allah aşkına bizden farklı neyiniz var, her şeye sahipsiniz. Yol
yoktu yolunuzu yaptık, havaalanı yapıyoruz yaptırtmıyorlar. İş
adamlarının müteahhitlerinin makinalarını yakıyorlar. E niye
yakıyorsun? Iğdır’a yaptık, Ağrı’ya yaptık, Kars’a havalimanı. Bu
devlet bir ayrım yaptı mı? Kardeşlerim dert başka. Biz ret
politikalarını ayaklarımızın altına aldık. Biz asimilasyon
politikalarını ayaklarımızın altına aldık. Çünkü biz şunu söyledik,
yaratılanı yaratandan ötürü sevdik, seviyoruz, seveceğiz.
Başbakanken de Türk’e kardeşim dediğim gibi Kürt’e de kardeşim
dedim, Laza da kardeşim dedim, bugün de öyle.
”Kaos Çıkarmak İstiyorlar”
Ama bu işleri köpürterek ülkede bunlar bu işin siyasetini çirkin
bir şekilde yapıyorlar. Bu oyuna gelmememiz lazım. Dedim ya bir
olmamız lazım. Tek dertleri bu kriz kaos ortamında kendilerine bir
rant devşirebilirler mi? Milletvekili sıfatı taşıyan iki zat, kendi
ülkesini batı ülkesine mektupla şikayet ediyor, düşünebiliyor
musunuz? Bizde böyle bir siyaset anlayışı, muhalefet anlayışı var.
dünya değişiyor dönüşüyor. Küreselleşme bile neredeyse eskidi.
Bizdeki bir takım kafalar ise ısrarla eski Türkiye’den vazgeçmiyor.
Ama boşuna çırpınıyorlar. Bu ülke için hiçbir projeleri teklifleri
olmayanların yeni Türkiye’de yeri yoktur.
Başkanlık sistemine karşı çıkanlara bakıyorsunuz, kendileri soğuk
savaş dönemi artığı 27 mayıs üretimi 12 eylül darbesiyle tahkim
edilmiş bir sistemle Türkiye devam etsin diyorlar. Bu sistemde
ısrar etmek milletimize haksızlıktır. Benim derdim ne biliyor
musunuz? Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa Türkiye böyle
yönetilmelidir. Yoksa bileklerine bağlıyorlar prangayı yürü
yürüyebilirsen.
ABD parlamenter demokrasiyle başlamıştı, fakat yürümedi, başkanlık
sistemine geçtiler. Fransa’da öyle. Orada da aynı şekilde
bakıyorsunuz ta geçmişe gittiğiniz zaman o zamanlarda, çekildikten
sonra peşine düştüler, geldi ve istediği sistemi oturttu orada da
yarı başkanlık sistemi çıktı.
”Başkanlık ve Yeni Anayasa Şart”
Ve çok daha ilginci, çok basit. Bir iç güvenlik yasasıyla ilgili
parlamentoda müzakere süreci var. haftalar geçti, şimdi aylar
dönmeye başlayacak neredeyse. Hala iç güvenlik yasası parlamentoda
çıkmıyor. Çoğunluk iktidar partisinde. 220 mi büyük 310 mu büyük. E
nasıl engelliyorlar bunu? Sistem sakat da onun için. Eğer bir madde
3 saatinizi alacak olursa, bunu güzelce kavga gürültüyle vesaire
süslemeye kalkarlarsa oradan yasa çıkar mı? Gece sabahlara kadar
bir mücadeledir gidiyor. Bazen de yorulduk ayrıldık diyorlar,
gidiyorlar. Bu böyle yürümez. Bunların inanın demokrasiye de
kesinlikle inançları yok. Eğer inanıyorsan engelleme, gel düşünceni
söyle, projeni ortaya koy netice al. Bütün bunlar bu şekilde devam
ederken bizler yeni Türkiye hasreti içerisindeyiz. Ve bu yeni
Türkiye inanıyorum ki tabi ki bu yeni anayasayla beraber olacak.
Yeni anayasayla beraber de bu başkanlık sisteminin özellikle
ülkemizde yerleşmesi gerekiyor. Bunun için de hedef 400
milletvekili. Bunu verdiğiniz zaman, biz size 400 vekil veriyoruz.
Siz şimdi buna layık olun, yeni anayasayı yapın ve başkanlık
sistemini getirin. Benim düşüncem ilk defa burada açıklıyorum.
Çok daha farklı biçimde açıklıyorum.
Ben partileri madem ki tüzel kişiliktir, gerçek kişiyle tüzel
kişiliği birbirine karıştırmayalım. Hep nüktedir biliyorsunuz,
tüzel kişiye ceza verilir mi ya? Ceza kime verilmesi lazım gerçek
kişiye verilmesi lazım. Bir partinin başkanı suç işlediyse ver.
Mesela şuanda iktidar partisinin yaklaşık 22 milyon seçmeni var.
Siz bunu kapattığınız anda bu ne demektir 22 milyonu
cezalandırıyorsunuz. Bu adalet mi? Ha tekrar yenisi kurulur ayrı
mesele. Ama niçin yanlış adımı atıyorsunuz?
Bu şimdi şöyle olması lazım. Bir siyasi partinin kapatılması gibi
bir madde gündeme gelse, bunun için söylenmesi gereken, siyasi
partinin kapatılması teklif dahi edilemez hükmünün oraya gelmesi.
Ancak suçu işleyen kimse onlar bunun bedelini öder. Kökünden bunu
kapatılması lazım. Aynı şeyi ben dernek vakıflar için söylüyorum.
Suç işleyen kimse gel onları cezalandır. Tabelayı cezalandırmakla
bir yere varamazsın, işin kısacası bu.